Bir deprem anı, hem fiziksel hem de psikolojik olarak insanları derinden etkileyen bir olaydır. Bu tür doğal felaketler, insanların anlık reflekslerini ve içgüdülerini ortaya koyar. Geçtiğimiz günlerde bir üniversitenin yemekhanesinde yaşanan deprem anı, gözlemleyenler üzerinde unutulmaz izler bırakırken, yiyecek masasında oturan öğrencilerin sergilediği farklı tepkiler, bu durumu daha da ilginç hale getirdi. Bazı öğrenciler panik içinde kaçarken, bazıları ise yemeğini bırakmadan olayın geçmesini beklemeyi tercih etti. İşte o anların hikayesi.
Depremin başladığı an, yemekhanedeki herkes için aniden patlak veren bir korku dalgası gibiydi. Öğrenciler, masaları sarsılırken ve tabaklar düşerken, kaygı içinde göz göze gelmeye başladılar. Kimileri o an yemeğini bırakıp kaçmayı tercih ederken, özellikle travma geçiren öğrenciler arasındaki panik duygusu diğerlerine de yayıldı. Bu durum, yemekhanenin içinde karmaşaya yol açtı. O sırada yemek yiyen birçok öğrenci, sarsıntının etkisiyle masaların altına girmeye veya kapıya doğru koşmaya çalıştı. Ancak bir grup öğrenci ise, içinde bulundukları durumun farkında olmadan yemeğine odaklanmaya devam etti. Onlar için, o an karınlarını doyurmak, belki de daha büyük bir tehlikeyi unutturuyordu.
Yemekhanede bulunan Mert isimli bir öğrencinin tepkisi, olayın ilginç yüzlerinden birini oluşturuyordu. Depremin ilk anlarında, masasında oturmuş karnını doyuruyordu. Yarısı yenmiş tabaktaki makarnaya odaklanmışken sarsıntılar başlayınca, diğer öğrenciler kaçarken Mert son lokmasını almakta ısrar etti. Makarnasının tadını çıkarmaktan bir an bile vazgeçmeyen Mert, sarsıntının geçeceğine dair içsel bir güven duyuyordu. Diğer arkadaşlarının panik içinde kaçtığını gören Mert, gülümseyerek “Benim için makarna her şeyden önemli,” diyerek etrafındaki paniği mizah anlayışıyla yumuşattı. Bu sırada yanındaki arkadaşları, Mert’in davranışını görünce hem şaşırdı hem de gülmeye başladılar. Bu an, deprem sonrası stres dolu anların arasında, bir gülümseme yaratmayı başardı.
Deprem anındaki bu farklı tepkiler, insan psikolojisi üzerine çeşitli soruları da gündeme getirdi. Bir yanda hayatta kalma içgüdüsü, diğer yanda günlük hayatta en basit şeylerin bile ne kadar değerli olduğu gerçeği. Öğrenciler arasında yaşanan bu farklı tepkiler, her bireyin içinde bulunduğu duruma nasıl yaklaşılacağına dair ipuçları taşıyor. Kimileri için hayati bir tehlikeye dair yatırım yapmak gerekiyorken, kimileri için de normal hayatın rutinlerindeki küçük mutlulukların peşinden koşmak daha anlamlı hale geliyor.
Yemekhanedeki bu an, sadece bir depremin nasıl yaşandığını değil, aynı zamanda insanların bu tür anlarda nasıl tepki verdiklerini de ortaya koydu. Kimi kaçtı, kimi yemeğini yedi, kimi ise panik içinde etrafa baktı. Her birey, kendi içsel dünyasında olaylara farklı anlamlar yükleyerek, yaşanan durumla başa çıkmaya çalıştı. Bu durum, sosyal medyada ve yerel haberlere yansıyarak, bölgedeki deprem sonrası yaşamın ne kadar karmaşık olduğuna dair bir tablo oluşturdu.
Sonuç olarak, yemekhanede yaşanan bu ilginç olay, doğal felaketlerin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini gözler önüne sererken, aynı zamanda dayanıklılığı ve hayatta kalma içgüdüsünü de ortaya koydu. Deprem sonrası gelen bu tür olaylar, insan psikolojisinin karmaşıklığını ve anlık durumlara verilen tepkilerin farklılıklarını açıkça gösteriyor. Mert’in yemeğini bırakmaması, belki de hayatta kalma mücadelesinin sembolü haline geldi. Bu durum, yaşanan olaylardan öğrenilecek derslerin ve insan ilişkisinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.