Manisa’da bir ailenin içinde yaşanan korkunç olay, toplumda büyük bir infiale yol açtı. 35 yaşındaki bir adam, evinde tartıştığı eşi 31 yaşındaki kadını öldürerek, 8 yaşındaki kızına da yaralar açtı. Eşinin cinayeti ve çocuğun yaralanması, haberin duyulmasının ardından sosyal medyada geniş yankı buldu. Yerel halk, olayın arkasındaki nedenleri sorgularken, yetkililere de çağrıda bulundu. Olayın detayları, aile içi şiddetin ne denli yaygın olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
İddiaya göre, Manisa'nın merkez ilçelerinden birinde meydana gelen olay, 1 Kasım 2023 sabahı gerçekleşti. M.Ç., eşi ile 8 yaşındaki kızının bulunduğu evde, daha önceden başlayan aile içi tartışmalara bir yenisini ekledi. Olayın tanıklarının ifadelerine göre, koca, tartışmanın büyümesi üzerine sinirlenerek eşini bıçakla saldırdı. Acımasızca gerçekleştirilen bu saldırıda kadın, ciddi yaralar aldı ve olay yerinde hayatını kaybetti. Olayın hemen ardından, 8 yaşındaki kızı da babasının saldırısından nasibini alarak yaralandı. Yaralı kız, hemen hastaneye kaldırıldı ve tedavi altına alındı.
Manisa’da meydana gelen bu olay, sadece aileyi değil, tüm bölge halkını derinden sarstı. Olayın duyulmasından sonra, kadın cinayetlerine ve aile içi şiddete karşı farkındalık oluşturma çabaları yeniden alevlendi. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve kadın hakları aktivistleri, olayın ardından bir basın toplantısı düzenleyerek, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguladılar. Tepkiler arasında, güvenlik güçlerinin olaya zamanında müdahale etmemesi ve aile içindeki şiddetin göz ardı edilmesi gibi konular da öne çıktı.
Bu trajik olayın ardından açılan davanın ne şekilde ilerleyeceği merak edilirken, aile içi şiddet ve cinayetlerin önlenmesi için toplumda daha fazla farkındalık yaratılması gerektiği dile getirildi. Manisa’nın bu acı hikayesi, aslında sadece yerel değil, ulusal bir sorun haline gelen kadın cinayetleri ve aile içi şiddeti gözler önüne seriyor. İnsanlar, olayın arka planında yer alan dinamikleri anlamaya çalışırken, adaletin nasıl sağlanacağı soruları da gündemde kalmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye genelinde artan kadın cinayetleri, toplumsal bir yara haline gelmiş durumda. Birçok kadının, eşleri veya partnerleri tarafından maruz kaldığı şiddet, hem fiziksel hem de psikolojik olarak derin izler bırakıyor. Bu olay, yalnızca bir cinayet olmanın ötesinde; mücadele edilmesi gereken bir toplumsal sorun olarak önümüzde duruyor. Manisa’daki bu koca dehşeti, herkesin üzerine düşen sorumluluğu bir kez daha düşünmesine sebep oldu. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve gerçekleştirilen etkinlikler ile aile içi şiddete karşı duruş sergileyenlerin sayısı giderek artıyor.
Sonuç olarak, Manisa'da yaşanan bu acı olay, sadece bir kadının hayatına son vermekle kalmayıp, bir çocuğun da yaralanmasına neden oldu. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için her bireyin sorumluluk alması ve toplumsal bilincin artırılması şart. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin yalnızca devletin değil, toplumun her kesiminin görevi olduğu açık. Bu noktada, insan hakları savunucularının, kadın derneklerinin ve herkesin sesi olunmalı, “artık yeter” denilmelidir.