Son günlerde Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, bölgede artan gerilimle birlikte bir kez daha gündeme oturdu. İsrail İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği ziyaret, hem yerel hem de uluslararası arenada büyük tepki topladı. İslam dünyası ve Filistinliler tarafından kutsal bir mekan olarak kabul edilen Mescid-i Aksa’ya yapılan bu baskın, İsrail yönetiminin bölgedeki gerginliği artıran tavırlarını gözler önüne serdi. Peki, bu ziyaretin arka planı ne? Bölgede yaşanan çatışmaların bilançosu nedir? İslam dünyası bu provokasyona nasıl yanıt veriyor?
Mescid-i Aksa, sadece dini bir sembol olmanın ötesinde, tarihi ve siyasi bağlamda da büyük öneme sahiptir. Kudüs’te yer alan bu kutsal mekan, İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık açısından kutsal kabul edilen birçok yapı ile çevrilidir. 1967'den bu yana İsrail'in kontrolü altında bulunan Mescid-i Aksa, Filistin halkı için bir mücadelenin sembolü olmuştur. Her yıl milyonlarca Müslüman, bu kutsal mekanda ibadet etmek ve dua etmek için akın eder. Ancak, İsrail'in sağcı hükümetinin, özellikle Ben Gvir gibi ekstrem sağcı siyasilerin bölgeye yönelik tutumu, uluslararası ilişkilerin seyrini etkilemektedir. Ben Gvir’in Mescid-i Aksa’ya yaptığı ziyareti, bu bağlamda değerlendirmek önem arz ediyor.
İsrail İç Güvenlik Bakanı'nın Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği bu provokatif ziyaret, birçok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından sert bir şekilde kınandı. Birçok Arap devleti ve İslam İşbirliği Teşkilatı, bu eylemin "kışkırtıcı" olduğunu ifade ederek, uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirdiler. Filistin Başbakanı Muhammed Ştayyeh, bu tür ziyaretlerin gerginliği artıracağını ve barışı baltalayacağını vurguladı. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, "Kudüs’teki kutsal mekanlar, diyalog ve karşılıklı saygı ile korunmalı" diyerek bu tür eylemlerin tehlikesine dikkat çekti. Tüm bu tepkiler, Mescid-i Aksa çevresinde süregelen gerginliğin artmasına neden oldu.
Bölgedeki gerilim her geçen gün artarken, Filistinlilerin protesto eylemleri de hız kazandı. Mescid-i Aksa önünde yapılan gösteriler, pek çok kişi tarafından desteklendi ve geniş katılımlara sahne oldu. Bu tür eylemler, sadece İsrail'in politikalarını değil, aynı zamanda uluslararası toplumu da sorgulamaya yöneltiyor. İslam dünyası, Filistinlilerin haklarını savunan bir duruş sergilemekte ve bu tutumla bölgedeki siyasi dengeyi etkilemeye çalışmaktadır.
Sonuç olarak, İsrailli Bakan Itamar Ben Gvir’in Mescid-i Aksa’ya gerçekleştirdiği ziyaret, hem bölgedeki gerginliğin artmasına hem de uluslararası toplumda tartışmalara yol açmıştır. Mescid-i Aksa'nın statüsü ve korunması konusundaki görüş ayrılıkları, ilerleyen süreçte daha da büyüyebilir. Bu tür provokatif eylemler, barış sürecinin önündeki en büyük engeller arasında yer almakta ve taraflar arasında giderek derinleşen bir uçurum yaratmaktadır. Mescid-i Aksa, sadece dini bir mekan olarak değil, aynı zamanda uluslararası politikaların ve çatışmaların odağı olarak kalmaya devam ediyor. Birçok gözlemci, bu durumu takip etmekte ve gelişmelerin bölgedeki huzursuzluğa nasıl yansıyacağını merakla beklemektedir.