Son yıllarda Suriye'nin kaderi, dünya gündeminin merkezine oturdu. Savaşın tarihi bağlamı, iç dinamikleri ve uluslararası aktörlerin rolü ile birlikte birçok soru sormamıza yol açıyor. Özellikle Rusya'nın Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Esad yönetimine olan desteği, dünya genelinde tartışmalara neden oluyor. Putin'in Esad'ı neden Suriye'ye bırakmadığı, sadece askeri stratejilerle değil, aynı zamanda siyasi hesaplarla da bağlantılı. Bu durumun arka planını ve sonuçlarını anlamak, Suriye krizini daha iyi kavrayabilmemiz için önemli.
Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı, yalnızca bir müttefiklik ilişkisiyle sınırlı değil. Putin, Esad rejimini destekleyerek, Ortadoğu'daki jeopolitik etkisini artırmayı hedefliyor. Suriye, Rusya için askeri ve stratejik açıdan kritik bir noktada bulunuyor. Bağlantılı olduğu İran ve Türkiye ile birlikte, bölgedeki güç dengelerini belirleyen bir aktör olmak istiyor. Esad’ı destekleyerek, kendine yeni müttefikler kazanmakla kalmıyor, aynı zamanda Batı’nın etkisini kırmayı amaçlıyor.
Rusya’nın Suriye’de süregelen iç savaşın başından bu yana sürdürdüğü askeri operasyonlarla birlikte, Putin’in Esad’a olan desteği, bir tür ‘savaş durumu diplomasisi’ olarak da değerlendirilebilir. Esad yönetiminin güçlenmesi, Rusya’nın Suriye üzerindeki kontrolünü artırırken, bölgedeki diğer aktörlere de mesaj vermiş oluyor. Örneğin, Batılı ülkelerin müdahalelerine karşı bir sosyalizm iletisi sunarak, kendi pozisyonunu pekiştiriyor.
Uluslararası alanda, Putin’in Esad’a sahip çıkmasının ardında başka daha derin sebepler de yatıyor. Suriye, enerji koridorları, silah ticareti ve askeri üsler açısından büyük bir potansiyele sahip. Rusya, Akdeniz’deki etkinliğini artırmak için bu tür stratejik noktaları kontrol etme çabasında. Esad’ın iktidarda kalması, Rusya’nın sadece askeri değil, ekonomik çıkarlarını da korumasına yardımcı oluyor. Savaş sonrası yeniden inşa sürecinde Suriye, Rus şirketlerinin yatırım yapacağı önemli bir pazar haline gelebilir. Bu durum, Rusya’nın Suriye ile kurduğu ilişkilerde ekonomik bir bağı da beraberinde getiriyor.
Ayrıca, uluslararası düzeydeki güç dengelerine baktığımızda, Putin’in Esad’ı bırakmaması, Batılı ülkelerle olan çatışma potansiyelini de artırmakta. Suriye'deki karışıklık, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ile Rusya arasındaki gerginlikleri tırmandırmakta. Bu nedenle, Putin’in Esad’a olan desteğinin sürmesi, Rusya’nın uluslararası alandaki konumunu güçlendirme stratejisinin bir parçası olarak görülebilir.
Sonuç olarak, Putin’in Esad’ı Suriye’ye bırakmamasının ardında yatan birçok dinamik bulunuyor. Hem askeri hem de siyasi bağlamda, Putin’in stratejileri, Suriye krizinin evrimi üzerinde büyük etkilere sahip. Bu durum, yalnızca Suriye’nin geleceğini değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin gidişatını da etkileyecektir. Putin’in Esad ile sürdürdüğü bu ilişki, Suriye’nin kaderini belirlemede belirleyici bir rol oynamaya devam edecek. Gelecek dönemde bu konu, hem bölgesel hem de küresel çapta kendine yer bulmaya devam edecek gibi görünüyor.